Bayraktar, yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde buzağı ölümleri son derece sınırlı düzeyde yüzde 5’in altında gerçekleştiğini, buzağı ölümleri önlemesinin ekonomiye 3,9 milyar lira, yarı yarıya azaltılmasının 2 milyar liraya yakın bir kaynak kazandıracağını belirtti.
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-“Her yıl 450-480 bin buzağı ölümünün potansiyel maliyeti 3,9
milyar liraya ulaşıyor”
-“Şunu unutmayalım, bu kadar buzağıyı yaşatamadığımız için
zamanla ekonomiye kazandıracağımız, 1,6 milyar liralık eti, 1,7 milyar
liralık damızlık düveyi, 600 milyon liralık da sütü kaybediyoruz”
-“Gelişmiş ülkelerde buzağı ölümleri son derece sınırlı
düzeyde gerçekleşiyor. Buzağı ölümlerini önlersek ekonomiye 3,9 milyar
lira, yarı yarıya azaltırsak 2 milyar liraya yakın bir kaynak
kazandırırız”
-“Buzağı ölümleri en çok neonatal dönem dediğimiz ilk 28 günde meydana geliyor. Bu dönemde köy bazlı buzağı bakım evleri oluşturup, buzağılara buralarda bakarak ölümleri engeller, daha sonra buzağıları sahiplerine verebiliriz”
Ankara – 08.02.2017 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, köy bazlı buzağı bakım evlerinin ekonomiye milyarlarca
lira kazandırabileceğini bildirerek, “her yıl doğan 3,4 milyon buzağının daha 1
yaşına gelmeden 450-480 bininin ölümünün potansiyel maliyetinin 3,9 milyar
liraya ulaşıyor. Şunu unutmayalım, bu kadar buzağıyı yaşatamadığımız için
zamanla ekonomiye kazandıracağımız, 1,6 milyar liralık eti, 1,7 milyar liralık
damızlık düveyi, 600 milyon liralık da sütü kaybediyoruz” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde buzağı ölümleri
son derece sınırlı düzeyde yüzde 5’in altında gerçekleştiğini, buzağı ölümleri
önlemesinin ekonomiye 3,9 milyar lira, yarı yarıya azaltılmasının 2 milyar
liraya yakın bir kaynak kazandıracağını belirtti.
İç piyasada kırmızı et fiyatlarının aşırı yükselmesiyle birlikte
de 2010 yılında ithalatın başladığını bildiren Bayraktar, 2010 yılından 2016
yılı sonuna kadar 1 milyon 148 bin baş besilik dana ithalatı için 1 milyar 216
milyon dolar, aynı dönemde 309 bin damızlık düve ithalatı için 984 milyon dolar
döviz ödendiğini belirtti. Ödenen toplam döviz miktarının 2,2 milyar doları
geçtiğini vurgulayan Bayraktar, sadece 2016 yılında 381 bine yakın besilik dana
ithalatına 360,1 milyon dolar, 58 bini aşkın damızlık düve ithalatına ise 154,9
milyon dolar, toplamda 515 milyon dolar döviz ödendiğini bildirdi. Bayraktar,
kaybedilen buzağı ve dana sayısının 2016 yılında ithal edilen besilik dana ve
damızlık düve sayısını hesaba göre değişmekle birlikte 11 bin ile 41 bin
arasında aştığını belirtti.
-Kaybedilen değer-
Bu buzağıların kesim çağına geldiğinde ortalama 270 kilogram
et verdiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kaybedilen erkek buzağılar kesime kadar yaşatılsalar, yaklaşık
olarak 61-65 bin ton arasında bir kırmızı et sağlarlar. Üreticide dana karkasın
kilogram ortalama fiyatı 25 lirayı buluyor. Bu durumda buzağı kayıpları
nedeniyle yoksun kalınan et miktarı 1,6 milyar liraya ulaşıyor.
Dişi buzağılar büyüdüklerinde tohumlanmakta ve süt veren damızlık
inek olmaktadır.
Bir holstein damızlık gebe düvenin fiyatı 7 bin 500 liraya
ulaşmaktadır. Buzağı kaybından meydana gelecek damızlık gebe düve zararı 1,7
milyar lirayı geçecektir. Bu hayvanların yüzde 85’inin tohumlandığında gebe
kalacağı, bunlardan 200 bine yakın gebe düvenin yavruladığında 600 bin ton
dolayında süt elde edileceği ve bu sütün ortalama 1 liradan 600 milyon lira bir
gelir sağlanacağı da hesaba dahil edildiğinde toplam kayıp 3,9 milyar
liraya ulaşacaktır.
Market fiyatlarından yapılacak hesaplamayla bu rakamlar 1,5-2
katına yükseliyor.”
-Buzağı ölümleri en çok ilk 28 günde-
Buzağılarda enfeksiyöz (bakteriyel, viral, paraziter,
mikotik) ve nonenfeksiyöz (beslenme ve metabolizma bozuklukları, vitamin, mineral madde, iz element yetersizlikleri, konjenital
anomaliler) hastalıklara ve buna bağlı ölümlere sık olarak rastlandığına
dikkati çeken Bayraktar, “doğumdan sonra, 0-28 günü kapsayan neonatal dönemin
(yenidoğan) buzağı kayıplarının en fazla olduğu süreçtir. Bu dönemde çoğunlukla
ishaller, 28’nci gün ile 6 aylığa kadar olan dönemde ise solunum yolu
enfeksiyonlarına bağlı ölümler gerçekleşiyor” dedi.
Türkiye’de buzağı ölümlerinin 7’de 1 düzeyinde olduğunu, gelişmiş
ülkelerde bu rakamın daha düşük seviyelerde gerçekleştiğini vurgulayan
Bayraktar, buzağı ölümlerinin genelde yetersiz bakım şartları, bilgisizlik ve
ihmal neticesinde gerçekleştiğini, gerekli önlemler alınarak ölümlerin minimum
düzeye indirilebileceğini, bu yolla hayvan ithalatının önlenebileceğini
belirtti.
-Buzağı desteği-
Türkvet ve E-ıslahta kayıtlı, doğduğu işletmede en az 4 ay
yaşayan buzağılara, bir kez ön soy kütüğü işletmelerinde 350, soykütüğü
işletmelerinde 500, soykütüğüne kayıtlı hastalıktan ari işletmelerde 700 lira
destek verildiğini bildiren Bayraktar, “döl kontrolü kapsamında testlerini
tamamlamış boğalardan elde edilen buzağılara mevcut desteğe ilave olarak 50
lira destek veriliyor ve destek rakamı 400, 550 ve 750 liraya yükseliyor. Bu
destek önemlidir” dedi.
-Yapılması gerekenler-
Bayraktar, buzağı ölümlerin en aza indirilmesi için
yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
“Yeni doğan buzağının içinde
bulunduğu çevrenin hijyeni, ısısı, nemi, ayrı bir yerde tutulması ve özellikle
altıklarının temiz ve bakımlı olması, yeterli ve kaliteli ağız
sütüyle beslenmesi, hayvanın bağışıklık
sistemi ve hastalıklara karşı korunmasında etkili faktörlerdir.
Ayrıca ineğin doğumdan önceki 3 aylık dönemde
yeterli enerji ve protein alarak beslenmesi, gebe hayvanın aşılarının
yapılması, buzağılarda antiserum uygulaması de buzağı ölümlerini ciddi oranda
azaltıyor.
Çiftçilere bakım ve besleme konusunda verilecek eğitimlerle
birlikte işletmelerin yapısını iyileştirmeye ve özel buzağı bakım kulübeleri
kurmaya yönelik destekler teşvik edilmeli ve artırılmalıdır.”
-Çözüm: Köy bazlı buzağı bakım evleri-
Buzağıların köy bazlı belli bir merkezlerde toplanıp bir
süre büyütüldükten sonra işletme sahibine tekrar geri verilmesi sisteminin, bu
sorunu aşmada etkili bir çözüm olarak düşünülebileceğini vurgulayan Bayraktar,
şunları kaydetti:
“Buzağı ölümlerini azaltmanın yolu, köy bazlı buzağı bakım
evlerinden geçiyor. Gelişmiş ülkelerde buzağı ölümleri son derece sınırlı
düzeyde gerçekleşiyor. Bu ülkelerde buzağı ölümleri yüzde 5’i geçmezken,
Türkiye’de buzağıların 7’de 1’ini yaşatamıyoruz. Buzağı ölümleri önlersek
ekonomiye 3,9 milyar lira, yarı yarıya azaltırsak 2 milyar liraya yakın bir
kaynak kazandırırız.
Türkiye’de büyük işletmelerde buzağı ölümleri konusunda çok fazla
sıkıntı yaşanmıyor. Asıl sorun küçük işletmelerde görülüyor. Kurulacak köy
merkezli buzağı bakım evlerinde yaşatılan buzağılar belli bir süre sonra
üreticiye verilir. Bu yerlerden toplu alım yapmak isteyenlere de satılabilir.
Bu sayede üreticinin pazarlık gücü ve buzağı geliri artar. Bu proje ancak
üreticinin katılımıyla hayata geçer ve sürdürülür. Mevcut buzağı destekleri de
bu sisteme entegre edilirse başarı sağlanır.
Buzağı kaybetmeyen birçok çiftçi, bu programa istekli olur.
Buralara yapılan yatırım ve hizmetlere yönelik masraflar ise buzağı ölümlerinin
yarattığı ekonomik kayıp ve ithalata ödenen paralar dikkate alındığında çok
düşük düzeyde kalır.
Köy bazlı buzağı bakım evleri başlangıçta desteklenen üretici
birliklerince yürütülür. Daha sonra tamamen birliklere devredilebilir.
Belediyeler de devreye sokulursa Türkiye, çok yüksek buzağı ölümlerinden
kurtulur.”